Abdulvasih Duran


DİKENLER

Üniversite öğrencilik yıllarımda büyük alim,müfessir,şehit Seyyid KUTUP’un “DİKENLER” adlı kitabını kitapçıdan alırken o kitabın da “Fi Zilal’il Kur’an” gibi tefsir ile ilgili bir kitap olduğunu düşünmüştüm.Ama okumaya başlarken çok şaşırmıştım.Çünkü hiç hayal bile edemeyeceğim bir konuyu işliyordu.


Seyyid KUTUP gençliğinde sevdiği bir kıza olan aşkını romantik bir şekilde anlatıyordu.O kitabın konusundan sonra hocalarımızla ve arkadaşlarımızla yeni bir tartışma konusu daha ortaya çıkmıştı.”İslam’ı Savunan Bir Genç Aşık Olabilir Mi?”.
      Yaptığımız uzun tartışmalar sonucu aklımda kaldığı kadarıyla şu sonuçlara varmıştık:


-Gerçek aşk,günümüzde ki gibi cinsellik değildir,
-Gerçek aşk,insanı duygusal yapar.(Günümüz gençlerinde duygular zayıftır).
-Gerçek aşk,seni ”ÇOKLUK’tan “BİR”liğe götürür.(Günümüzde gömlek değiştirir gibi sevgili değiştirmek demek değildir).
-Gerçek aşk, bal ayı ,cicim aylar, v.b.ile sınırlı değildir.Bir ömür boyudur.


-Gerçek aşk,Leyla’dan Mevla’ya götüren aşktır.
-Gerçek aşk,sadece bekar iken yaşanmayabilir.Mutlu bir evlilikte eşin senin gerçek aşkındır.
Sevgili Peygamberimizin (sav) Hz.Hatice’ye (ra) olan sevgisi gibi.Günümüzde ,“Evlilik aşkı öldürür”,veya “Çocuk aşkı öldürür” sözler cinsellik içeren sözlerdir.

    Bir teyzemize sormuşlar:
-”Teyze, amca hiç sana çiçek aldı mı?” Teyzenin verdiği cevap:
-“Çiçek almazdı.Ama aldığı fistanların (elbise) hepsi çiçekliydi.
-Aşk,filimlerden özenerek her gün eşine “Seni seviyorum” demek değildir.
-Aşk,kırk beş derece sıcakta tarlada eşinin önünde bekleyerek ona gölge yapabilmektir.

    “Sen hiç aşık oldun mu?” diye sordular nineye.
Utandı ve gülümsedi.
-“Ben aşk nedir bilmem.Benim adamım da hiç “seni seviyorum” demedi.Ancak şunu söyleyebilirim.
“Dişim yok ya ekmeğin içini hep bana verir”,
“Bayramda kendine ayakkabı almadıydı bana aldı”,
“Seviyorum diye soğanın cücüğünü ve karpuzun göbeğini hep bana verir”,
“Yemeğin içinde ki etleri hep önüme ittiriverir”,
“Arada bir de zor işim olunca “garı kıyamıyorum sana” der.
“Ne bileyim oğul aşk bu mu acep?”

  Günümüz de “Leyla ile Mecnun”,Ferhat ile Şirin”,”Kerem ile Aslı” türü aşklar kaldı mı  acaba?
   Bir gazete haberi:”Muş'un Korkut ilçesine bağlı Tan köyünde yaşayan Dilan Tuna ve Yakup Sönmez, evlenmelerine izin verilmeyince 3 gün arayla yaşamlarına son verdiler"
     Bu son derece üzücü olay acaba eskileri aratmayan gerçek bir aşkmıydı?
     Ve acaba,  Ahmed’i Hani yaşasaydı ikinci bir “Mem’u Zin”i yazarmıydı?