"Muzaffer olduğu kadar, nice haksızlığa ve hücuma uğramış soylu bir medeniyetin bugünkü varisleri olarak ülkemizi ve milli ülkülerimizi müdafaa kararlılığımız hiç tavsamamalıdır.
Uyanık ve uyarılmış şuur yardımıyla muhtemel veya muayyen tehditlerin iç yüzünü, can alıcı noktalarını, eklem yerlerini basiret derinliğiyle görmek ve buna karşı tedbir geliştirmek hayati önemdedir.
Devamlı tetikte, devamlı teyakkuzda, bununla mündemiç olmak suretiyle gözü ve vicdanı açık halde bulunmaktan başka her seçeneğin maliyeti kabarık ve çok karmaşıktır. Sistemini konsolide etmeye çalışan kırılgan bir devletin zorlu sınamalardan, zorlayıcı sınavlardan kazasız belasız çıkması hiç kolay değildir. Türkiye’miz çok şükür sistem sorununu demokratik reform ve restorasyon hamleleriyle çözmüş, siyasi istikrar Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle taçlanmıştır.
Böylesi mühim bir kazanım ülkemizin elini güçlendirmekle kalmamış, bölgesel ve küresel arenada manevra kabiliyetini, moral üstünlüğünü takviye etmiştir. Lütfen dikkat ediniz, anlaşmazlık, kriz ve kargaşa içine yuvarlanmış ülkelerin bariz ve belirgin açmazlarını pençesine düştükleri siyasal istikrarsızlığın tehlike sınırlarını çoktan aşmasıyla izah etmek en doğrusudur.
"İnsanlık suçu işleyen katilleri yakalamak için hukuk devrededir"
Geçen haftanın umut verici, en azından yüreklerimize sur serpen gelişmelerinden birisi İsrail Başbakanı Caniyahu ve eski savunma bakanı aleyhine Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından alınan tutuklama kararıdır. İnsanlık suçu işleyen katilleri yakalamak için hukuk devrededir.
Caniyahu köşeye sıkışmıştır ve sonu görünmüştür. İsrail halkı sokaklara dökülmüş, vicdan ve sağduyunun refakatinde Caniyahu protesto edilmiştir. AB Yüksek Temsilcisi’nin, birlik üyesi ülkelere Uluslararası Ceza Mahkemesi tutuklama kararını uygulanmasıyla ilgili hatırlatmada bulunması çarpıcı bir gelişmedir. İsrail yönetiminde soykırım suçuna karışmış failler dökülen her masum kanın damla damla hesabını verecektir ve bu günler uzak değildir.
"Terörsüz bir Türkiye, huzurlu, müreffeh ve güvenli bir Türkiye demektir"
Türkiye’nin ve Türk milletinin tarihi mücadelesini onurluca sürdürmek mecburiyetindeyiz.
Milletimizin arasına ayrımcılık tohumu ekmeyi demokratik hak olarak tarif ve tevil eden ucube insanlık defolarıyla ortak bir geleceğin istikametinde yürümek pek tabii imkan ve ihtimal dışıdır.
Kürt kardeşlerimizi sömüren, çocuklarını zorla dağa götüren, kanlarını emen, duygularını ajite eden ne kadar bölücü ve terörist varsa hepsi birden kaybetmeye, bunun da bedelini misliyle ödemeye mahkumdur. Terörsüz bir Türkiye, huzurlu, müreffeh ve güvenli bir Türkiye demektir.
Hiçbir Kürt kardeşim böylesi korkunç bir vebale ortak olmamış ve olmayacaktır. Kürt’ü Türk’ten ayırmak dünyayı güneş sisteminden ayırmak kadar imkansız ve deli saçmasıdır. Anımız bir, acımız bir, ahlakımız bir, aminimiz bir, geleceğimiz de birdir.
O halde el ele verip, gönüllerimizi birbiriyle yoğurarak terörü ve bölücülüğü gündemimizden tamamıyla çıkarmalıyız. Kandil’de ve Türkiye düşmanlarının mahzeninde DEM’lenip Türkiye’yi devirmek isteyenler bir karar eşiğindedir. Bölücü terörün mü DEM’isiniz? Yoksa kader ortaklığının ve bin yıllık kardeşliğin DEM’i mi olacaksınız? Terörizmi lanetleyecek misiniz? Yoksa sırtınızı yaslamaya devam mı edeceksiniz?
"Milliyetçi Hareket Partisi her sözünün arkasındadır"
22 Ekim 2024 tarihli Grup Toplantımızdan itibaren ne demişsek aynen yanındayız.
İmralı’yla DEM Grubu arasında yüz yüze temasın gecikmeksizin yapılmasını bekliyor, çağrımızı kararlılıkla tekrarlıyoruz.İnandığımız yolda hiçbir baskıya aldırış etmeyiz.
Onun bunun tezvirat ve tefrikalarıyla Türkiye’nin hayrına olacak görüş ve düşüncelerimizden kesinlikle vazgeçmeyiz.Terörle hiçbir yere varılamaz. Kürt kardeşlerimizin terörle, terör örgütüyle ne ilgisi ne de ilişiği söz konusudur. Türkiye Cumhuriyeti hepimizin devletidir".